2012
Tırmanılacak Dağlar
Mayıs 2012


Ziyaretçi Öğretmenlik Mesajı, Mayıs 2012

Tırmanılacak Dağlar

Eğer İsa Mesih’e inancımız varsa, hayatımızın kolay zamanları kadar en zor zamanları da bir nimet olabilir.

Resim
Başkan Henry B. Eyring

Başkan Spencer W. Kimball’ın bir konferans oturumunda Tanrı’dan kendisine tırmanılacak dağlar vermesini istediğini duymuştum. O şöyle dedi: “Önümüzde yerine getirmemiz gereken büyük zorluklar, dev fırsatlar var. Bu heyecan verici ihtimali hoş karşılıyorum ve Rab’be alçakgönüllülükle şunu söylemeyi hissediyorum, ‘Bana bu dağı ver,’ bana bu zorlukları ver.”1

Benim başıma gelenler gibi, onunda başına bazı zorlukların ve talihsizliklerin geldiğini öğrendiğimde, yüreğim doldu. Tanrı’nın cesur bir hizmetkârı olan ona daha çok benzemek için içimden bir arzu hissettim. Bu yüzden cesaretimi ispatlamak için bir gece dua ederek Tanrı’dan beni sınaması istedim. Çok net bir şekilde hatırlayabiliyorum. Akşam yatak odamda neredeyse kalbim yerinden çıkacakmış gibi inançla diz çöktüm.

Bir iki gün içinde duam cevaplandı. Hayatımın en zor sınamasını yaşamak beni şaşırttı ve alçalttı. Bana iki katı ders verdi. Birincisi, Tanrı’nın inançla ettiğim duamı duyup yanıt verdiğine dair açık bir kanıt görmüştüm. Ancak ikincisi, o gece zorluklarla gelen büyük kutsamaların her türlü maliyeti fazlasıyla karşılayabildiğine dair hissettiğim güvenin nedenini öğrenmek için halen devam eden özel bir ders almaya başlamıştım.

O eskiden başıma gelen zorluklar şimdi benim ve sevdiklerimin başına gelenlerle kıyaslandığında sanki küçücük görünüyor. Birçoğunuz şu an, çok iyi tanıdığım Tanrı’nın güçlü ve sadık bir hizmetkârının başına gelenler gibi feryat etmenize sebep olabilecek fiziksel, zihinsel ve duygusal sınamalardan geçiyorsunuz. Bu sadık hizmetkârın hemşiresi onun ağrılı yatağından şu feryadını duydu, “Hayatım boyunca iyi olmaya çalıştığım halde, bu neden benim başıma geldi?”

Tanrı’nın bu soruyu hapishane hücresinde yatan Peygamber Joseph Smith için nasıl cevaplandırdığını biliyorsunuz:

“Eğer sen bir çukura atılsan ya da katillerin eline düşüp ölüm cezasına çarptırılsan; seni derinlere atsalar; azgın dalgalar sana karşı bir olsa; şiddetli rüzgarlar senin düşmanın olsa; gökler kapkaranlık olsa ve bütün elementler birleşip senin yolunu kapatsa ve daha da kötüsü, cehennemin çeneleri seni parçalamak için ağzını ardına kadar açsa, işte oğlum şunu bilmeni isterim, bütün bunlar sana tecrübe kazandıracak ve senin iyiliğin için olacak.”

“İnsanoğlu bunların daha kötüsünü gördü. Sen ondan daha büyük müsün?

“Bu yüzden, kendi yoluna git ve rahiplik gücü seninle kalacak; çünkü düşmanlarının geçemeyeceği sınırlar konulmuştur. Senin günlerin biliniyor ve yılların azalmayacak; bu yüzden, insanın ne yapabileceğinden korkma, çünkü Tanrı seninle sonsuza dek daima beraber olacak.”2

Bana göre, bu sınamalar neden başıma geldi ve ne yapacağız sorularına, bizim hayal edebileceğimizden daha korkunç sınamalardan geçen Rab’bin kendi sözlerinden daha iyi bir cevap olamaz.

O’na iman ederek tövbe etmemiz gerektiğine dair bize öğüt verdiği sırada söylediği şu sözleri hatırlıyorsunuzdur:

“Bu yüzden sana tövbe etmeni emrediyorum -tövbe et, yoksa ağzımın değneğiyle, gazabımla ve öfkemle sana vuracağım ve korkunç acılar çekeceksin- ne kadar korkunç olacağını bilemezsin, ne kadar şiddetli olacağını bilemezsin, evet, bunları taşımak ne kadar zor olacak bilemezsin.

“Çünkü işte, Ben Tanrı bu acıları herkes için çektim, öyle ki onlar tövbe ederse acı çekmesinler diye;

“Fakat onlar tövbe etmezlerse, benim gibi acı çekmeleri gerekir;

“Bu acı benim, hatta Tanrı’nın, yüceler yücesinin, ağrılardan dolayı titremesine ve her gözeneğinden kan gelmesine ve hem bedenen hem de ruhen acı çekmesine sebep oldu; ve acı kaseden içmemeyi ve bir tarafa büzülmeyi diledim.

“ Buna rağmen, yücelik Baba’nındır ve ben iştirak ettim ve insanların çocukları için hazırlıklarımı bitirdim.”3

Siz ve ben inanıyoruz ki sınamaları geçmenin ve onların üstesinden gelmenin yolunun “Gilat’ta merhem”4 olduğuna ve Rab’bin “Seni … yüzüstü bırakmayacağım”5 sözünü verdiğine inanmaktır. Başkan Thomas S. Monson’ın, yalnızlık ve büyük sıkıntılar içinde görünen bize ve hizmet ettiğimiz insanlara yardım etmemiz için öğrettiği şey budur.6

Ancak Başkan Monson aynı zamanda bilgece öğretmiştir ki, verilen sözlerin gerçekliğindeki inanç temelini inşa etmek zaman alacaktır. Bu temele olan ihtiyacı, sonuna kadar dayanmak için mücadelesini bırakmaya hazır olan bir kişinin yatağının başucunda benim gördüğüm gibi görmüş olabilirsiniz. İmanın temeli kalbimizde gömülü değilse, dayanma gücü çöker.

Bugünkü amacım bu sarsılmaz temeli nasıl atabileceğimiz hakkında ne bildiğimi tanımlamaktır. Bunu iki sebepten dolayı büyük bir alçakgönüllülükle yapacağım. Birincisi, söyleyeceklerim büyük zorluklar içinde mücadele edenlerin ve iman temellerinin çöktüğünü hissedenlerin cesaretini kırabilir. İkincisi ise, biliyorum ki bu hayata veda etmeden önce daha büyük sınamalar benim başıma gelecek. Bu yüzden, size önerdiğim reçete kendi hayatımda sonuna kadar dayandığımda ispatlanmış olacak.

Genç bir adamken yeni evlerin temellerini ve temel ayaklarını yapan bir firmada çalıştım. Yaz sıcağında temel ayağı için çimento döktüğümüz kalıbın zeminini hazırlamak zor bir işti. Makineler yoktu. Kazma ve kürek kullanıyorduk. Binalar için dayanıklı temeller inşa etmek o günlerde zor işti.

Bu iş ayrıca sabır isteyen bir işti. Temel ayakları için çimento döktükten sonra, çimentonun kurumasını beklerdik. Biz işin her ne kadar çabuk ilerlemesini istesek de, temelin çimentosunu döktükten sonra kalıpları kaldırmadan önce bekledik.

Ve acemi bir inşaatçıya göre daha da şaşırtıcı olan bir şey, can sıkıcı ve zaman alıcı olarak görünen bir işlem sayesinde temele güç kazandırmak için kalıpların içine dikkatli bir şekilde metal barlar konulmasıydı.

Benzer bir şekilde, zemin her hayatta yaşanılacak fırtınalara direnecek şekilde, kendi iman temelimiz için dikkatlice hazırlanmalıdır. İmanın temeli için sağlam temel, kişisel doğruluktur.

Ne zaman önümüzde bir seçim olursa, tutarlılıkla doğruyu seçmemiz inancımızın altında sağlam bir zemin hazırlar. Her insan Mesih’in Ruhu’nun karşılıksız armağanıyla doğduğu için, bu çocuklukta başlayabilir. Bu Ruh ile Tanrı’nın önünde neyi doğru yaptığımızı ve O’nun gözünde neyi yanlış yaptığımızı bilebiliriz.

Çoğu gün yüzlerce olan bu seçimler, inancımızın büyük yapısının inşa edilebileceği sağlam bir zemin hazırlar. Metal çerçevenin üzerine dökülen inancımızın özü, antlaşmalarıyla, kutsal törenleriyle, ilkeleriyle İsa Mesih’in sevindirici haberidir.

Kalıcı inancın anahtarlarından biri de, ne kadar bekleme zamanı gerektiğine doğru bir şekilde karar vermektir. Bu nedenle hayatımda tırmanılacak daha yüksek dağlar ve büyük sınamalar olsun diye hemen dua edecek kadar bilgisizdim.

Bu gerek duyulan süre bir zaman koridorundan geçince otomatik olarak gelmez, ancak zaman gerektirir. Sadece yaşlanmak yeterli değildir. Bütün kalbimizle ve ruhumuzla Tanrı’ya ve insanlara bıkmadan ve usanmadan hizmet etmek, bu hakikate ilişkin tanıklığı kırılmaz bir ruhsal güce çevirir.

Şimdi, zorlu sınamaların ortasında olanları, inançlarının acımasız sıkıntılardan dolayı solduğunu hissedenleri cesaretlendirmeyi arzu ediyorum. Sıkıntılar kendi başına inancınızı güçlendirmenizin ve sonuçta sarsılmaz bir inancı kazanmanızın yolu olabilir. Mormon Kitabı’ndaki Mormon’un oğlu Moroni, bize bu nimetin nasıl gelebileceğini söyledi. Moroni az bir inancı harekete geçirdiğimizde, Tanrı’ya bu inancı arttırması için izin verdiğimizin basit ve tatlı gerçeğini öğretir:

“Ve şimdi, ben Moroni, sizlere biraz bu peygamberliklerden söz etmek istiyorum; bütün dünyaya şunu göstermek isterim ki iman ümit edilen, ancak görülmeyen şeylerdir; dolayısıyla görmediğiniz için tartışıp durmayın, çünkü inancınız sınanıncaya dek tanıklığınız olmayacaktır.

“Çünkü Mesih’in ölülerin arasından dirildikten sonra kendisini atalarımıza göstermesi inanç yoluyla olmuştur ve O’na inanmalarından önce kendisini onlara göstermemiştir; bu nedenle bazıları mutlaka O’na inanmış olmalı, çünkü kendisini bütün dünyaya göstermedi.

“Fakat insanlar inandığı için kendisini dünyaya gösterip Baba’nın adını yüceltti ve onların görmedikleri bu şeyleri umut ederek göksel armağana ortak olabilmeleri için bir yol hazırladı.

“Bu nedenle yalnızca inançlı olmayı istemekle sizin de umudunuz olabilir ve bu armağana ortak olabilirsiniz.”7

İmanın bu parçası en değerli şeydir ve bunu ne olursa olsun korumak ve kullanmak için yapabileceğiniz şey Rab İsa Mesih’e iman etmektir. Moroni bu imanın gücünü şöyle öğretmiştir: “Ve şimdiye kadar inancı olmayan hiçbir kimsenin mucize gerçekleştirdiği görülmemiştir; bu nedenle ilk önce Tanrı’nın Oğlu’na inandılar.”8

“Kurtarıcımın yaşadığını biliyorum”9 sözlerini durmadan tekrar etmeyi başararak akıl almaz kayıplara dayanmak için yeterince güçlü olma mucizesine kavuşan bir kadını ziyaret ettim. Çocukluğundan beri üzeri örtülü ama silinmeyen bir sis içinde olan o inanç ve tanıklık sözleri halen oradaydı.

Başka bir kadının kendisine yıllarca haksızlık eden birisini bağışlamasını öğrenmek beni şaşkına çevirdi. Hayretler içinde o kadına neden yıllarca devam eden bu haksız şiddeti affetmeyi ve unutmayı seçtiğini sordum.

Sessizce dedi ki, “Yaptığım en zor şeydi, ancak yapmam gerektiğini biliyordum. Bu yüzden yaptım.” Eğer başkalarını affederse Kurtarıcı’nın onu bağışlayacağı inancı, pişman olmayan karşı tarafı affettikten sadece birkaç ay sonra onu ölümle pençeleşirken huzur dolu ve umut dolu duygular içinde olmaya hazırlamıştı.

Bana sordu, “Cennete vardığımda, orada neler olacak?”

Ve ben, “Sadece senin inancını harekete geçirme ve affetme kapasiteni gördükten sonra, biliyorum ki bu senin için harika bir yuvaya dönüş yolculuğu olacak” dedim.

İsa Mesih’e inanmanın kendileri için sonuna kadar iyi bir şekilde dayanmaya yeterli olup olmayacağını şu an merak edenleri başka bir şekilde teşvik etmek istiyorum. Şimdi içinizde beni dinleyenlerin arasında bazılarınızın gençken, hayat dolu iken ve kuvvetliyken, etrafınızdaki birçok insandan daha fazla kabiliyetli olmanıza rağmen, yine de Kurtarıcı’nın yapacağı şeyleri seçtiğinizi bilmek, benim için büyük bir nimettir. Bolluk ve bereketinizi paylaşarak, göz ardı edebileceğiniz ve hayatta bulunduğunuz yerden küçük görebileceğiniz insanlara yardım eli uzatıp onlara göz kulak olma yollarını buldunuz.

Zorlu sınamalar geldiğinde, şimdi fark edebileceğiniz gibi bunlara iyi bir şekilde dayanmak üzere güçlü bir iman temeliniz olacaktır, ancak Mesih’in saf sevgisine göre hareket ederken, Kurtarıcı’nın yapmış olacağı şekilde hizmet ettiğiniz ve bağışladığınız zamanlarda bunun farkına varmamış olabilirsiniz. Kurtarıcı’yı severek ve O’na hizmet ederek bir iman temeli inşa ettiniz. Ona olan inancınız sizi umut getirecek hayırseverliklere yönlendirmiştir.

İman temelini güçlendirmek için asla çok geç değildir. Daima zaman vardır. Kurtarıcı’ya inançla tövbe edebilir ve bağışlanmayı dileyebilirsiniz. Bağışlayabileceğiniz insanlar vardır. Teşekkür edebileceğiniz insanlar vardır. Hizmet edebileceğiniz ve cesaretlendirebileceğiniz insanlar vardır. Nerede olursanız olun, ne kadar yalnız olursanız olun ve terk edilmiş hissederseniz hissedin bunu yapabilirsiniz.

Hayatınızdaki zorlukların sona ereceğine dair bir söz veremem. Size sınamalarınızın sadece kısa bir süre olacağı teminatını veremem. Hayattaki sınamaların özelliklerinden biri saatleri yavaşlatacak ve sonra neredeyse durduracak gibi görünmesidir.

Bunun sebepleri vardır. Bu sebepleri bilmek sizi rahat ettirmeyebilir, ancak size sabır hissi verebilir. Bu sebepler şu gerçekten gelir: Cennetteki Baba ve Kurtarıcı, size karşı duydukları kusursuz sevgi ile sizin Onlarla birlikte bir aile olarak sonsuza dek yaşamanızı istiyorlar. Orada sadece İsa Mesih’in Kefareti sayesinde yıkanıp tertemiz olanlar olabilir.

Annem neredeyse 10 yıl boyunca kanserle boğuştu. Tedaviler, ameliyatlar ve sonunda yatağa hapsolmak onun sınamalarından bazılarıydı.

Annem son nefesini verirken babamın sözleri aklıma geliyor, “Küçük kız dinlenmek için eve gitti.”

Annemin cenazesindeki konuşmacılardan biri Başkan Spencer W. Kimball’dı. Yaptığı konuşmasında saygılarını sunarken şunu dediğini hatırlıyorum: “Bazılarınız Mildred’in sınanma gerektiren, yaptığı yanlış bir şeyden dolayı bu kadar uzun bir süre, bu kadar çok acı çektiğini düşünmüş olabilirsiniz.” Sonra dedi ki, “Hayır, onun biraz daha parlatılmasını [olgunlaşmasını] isteyen Tanrı’ydı.” O an şöyle düşündüğümü hatırlıyorum, “Eğer bu kadar iyi bir kadının bu kadar parlatılmaya ihtiyacı varsa, o zaman beni neler bekliyor?”

Eğer İsa Mesih’e inancımız varsa, hayatımızın kolay zamanları kadar en zor zamanları da bir nimet olabilir. Her koşulda, Ruh’un rehberliğiyle doğru olanı seçebiliriz. Eğer seçersek, hayatımızı şekillendirmek ve yönlendirmek için İsa Mesih’in sevindirici haberine sahibiz. Ve kurtuluş planındaki yerimizi bildiren peygamberler sayesinde kusursuz bir umutla ve huzur hissiyle yaşayabiliriz. Tanrı’ya hizmet ederken asla yalnız ve sevilmemiş olduğumuzu hissetmeye ihtiyacımız yoktur, çünkü asla yalnız değiliz ve her zaman seviliyoruz. Tanrı’nın sevgisini hissedebiliriz. Kurtarıcı meleklerin bizi yukarı kaldırmak için sağımızda ve solumuzda olduğunun sözünü veriyor.10 O sözünü her zaman tutar.

Tanrı Baba’nın yaşadığına ve O’nun Sevgili Oğlu’nun Fidye ile Kurtarıcımız olduğuna tanıklık ederim. Kutsal Ruh bu konferansta hakikati teyit etmiştir ve siz aradıkça, dinledikçe ve ileride burada olan Tanrı’nın yetkili hizmetkârlarının mesajlarını araştırdıkça hakikati tekrar teyit edecektir. Başkan Thomas S. Monson, Rab’bin bütün dünyaya yolladığı peygamberdir. Rab sizi koruyor. Tanrı Baba yaşıyor. Sevgili Oğlu, İsa Mesih, bizim Kurtarıcımız’dır. O’nun sevgisi tükenmez. Bunun için İsa Mesih’in adıyla tanıklıkta bulunuyorum, amin.